Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, “Terörle mücadele alanında bizim Amerika Birleşik Devletleri’ne çok net bir mesajımız oldu. Biz onlara PKK/YPG ve FETÖ ile ilgili beklentilerimizi net bir şekilde ilettik. Müttefik bir ülkenin, ülkemizin güvenliğini hedef alan terör örgütleriyle işbirliği yapmasının asla kabul edilemez olduğunu belirttik.” dedi.
Keçeli, Dışişleri Bakanlığında düzenlenen basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
Sözcü Keçeli, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son dönemde 70’den fazla ikili görüşme yaptığını ve Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkelerin üçte birinin Dışişleri Bakanları ile son 3-4 haftalık süreçte görüştüğünü kaydetti.
“7. Türkiye-ABD Stratejik Mekanizma Toplantısı” kapsamında yapılan ABD ziyaretine değinen Keçeli, “Terörle mücadele alanında bizim Amerika Birleşik Devletleri’ne çok net bir mesajımız oldu. Biz onlara PKK/YPG ve FETÖ ile ilgili beklentilerimizi net bir şekilde ilettik. Müttefik bir ülkenin, ülkemizin güvenliğini hedef alan terör örgütleriyle işbirliği yapmasının asla kabul edilemez olduğunu belirttik.” dedi.
Keçeli, “Türkiye-ABD stratejik ilişkilerinin daha fazla derinleşmesinin önündeki en büyük engelin ABD’nin YPG’ye vermekte olduğu destek olduğunu aktardık. Bu çalışma grubunun görüşmelerinde DEAŞ ile mücadele konusu da ele alındı ve önümüzdeki dönemde terörle mücadele konusunda teknik düzeyde düzenli istişareler yapılması konusunda mutabık kalındı.” değerlendirmesinde bulundu.
Keçeli, ABD ile temaslarda savunma sanayisi alanında işbirliği için atılması gereken adımların da konuşulduğunu belirterek, bu konudaki kısıtlamaların kaldırılması gerektiğinin ABD’li yetkililere iletildiğini söyledi. Türkiye’nin CAATSA yaptırımlardan çıkarılma talebinin tekrar vurgulandığını aktaran Keçeli, F-16 ve F-35 konusundaki süreçlerin de ele alındığını bildirdi.
Keçeli, ABD ile 30 milyar dolarlık ticaret hacminin 100 milyar dolar bandına çıkarılmak istendiğini söyledi. Enerji alanındaki işbirliğinin değerlendirildiğini belirten Keçeli, sıvılaştırılmış doğal gaz ve nükleer enerji konularında görüşmelerin sürdüğünü vurguladı.
Görüşmelerde Gazze meselesi öne çıktı
Keçeli, ABD ile görüşmelerde en fazla zaman ayrılan kısmın Gazze olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
“Biz Gazze’de acil ve tam ateşkesin sağlanması ve bunun hemen ardından iki devletli kalıcı bir çözüme dönük bir sürecin başlatılması gerektiğini güçlü şekilde tekrar Amerikalılara ilettik. Gazzeli sivillerin daha fazla zarar görmemesi ve Gazze’ye yönelik insani yardımların sürekli ve kesintisiz biçimde devamı konusunda veya bunun sağlanması konusunda iki taraf da görüş birliği içindeler.”
Rusya-Ukrayna Savaşı konusunda her iki taraf için de uygun şartlar oluştuğunda barış müzakerelerine dönülmesi gerektiğini tekrarladıklarını aktaran Keçeli, “Karadeniz’deki seyrüsefer güvenliğinin sağlanması konusu da ele alındı. Ayrıca biz Amerikalılara uluslararası yükümlülüklerimize uygun bir biçimde sürdürdüğümüz ticari ilişkilerin ABD tarafından herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmaması gerektiğini aktardık.” diye konuştu.
Keçeli, Suriye’de Türkiye ile ABD’nin siyasi sürecin tekrar başlaması konusunda mutabık olduğunu hatırlattı. İki ülkenin de insani yardımların kesintisiz biçimde Suriye’ye ulaşması konusunda aynı düşündüğünü söyleyen Keçeli, Suriye’nin geleceği konusunda ABD ile teknik düzeyde görüşmelerin devam edileceğini aktardı.
Keçeli, Azerbaycan- Ermenistan arasındaki barış görüşmeleri sürecine ilişkin, sürecin desteklendiğinin ABD tarafına iletildiğini söyledi.
Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, Yemen, İran ve Libya gibi konuların da gündemde olduğu dile getiren Keçeli, bu konularda diyaloğun devam etmesi ve ortak çalışmalar yürütülmesi konusunda da mutabık kalındığını bildirdi.
Keçeli, savunma sanayi alanındaki işbirliği engellerine ilişkin, bu konuda Senato’da “olumlu” yaklaşım gözlemlendiğini, ilerleyen dönemde ABD ile “müttefiklik ruhuna uygun, karşılıklı saygı ve karşılıklı çıkarlar temelinde” görüşmelerin sürdürüleceğini söyledi.
Irak’ta yapılacak toplantı
Irak’ın başkenti Bağdat’ta yarın Türkiye-Irak Güvenlik Zirvesi toplantısında güvenlik ve askeri işbirliği konularının öncelikli gündem maddesi olacağını aktaran Keçeli, terörle mücadelede “ortak bir anlayış geliştirilmesi” ve bu doğrultuda atılabilecek somut adımların masada olacağına dikkati çekti.
Keçeli, son zirvede yapılan ve “PKK’nın her iki ülke için de ortak tehdit” olarak tanımlandığı açıklamayı hatırlatarak, terör örgütü PKK’nın Irak makamları tarafından bir ortak güvenlik tehdidi olarak tanımlanmasını “Irak tarafında PKK ile mücadele azminin gelişmeye başladığının bir işareti” gördüklerini ifade etti.
Keçeli, enerji konusunda da Irak’taki doğal gaz kaynaklarının geliştirilmesi ve bunların uluslararası pazarlara sevki için görüşmeler olacağını bildirdi. Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı’nın bir süredir kapalı olduğunu hatırlatan Keçeli, “Biz bu boru hattından sevkiyata başlanabileceğini, bizim açımızdan bir sorun olmadığını geçtiğimiz ekim ayında söylemiştik. Ancak Irak tarafının henüz sevkiyata başlanması konusunda hazır olmadığını anlıyoruz.” şeklinde konuştu.
Keçeli, Irak’taki tüm tarafların karşılıklı diyalog ve anlayış çerçevesinde bir mutabakata ulaşmasını ve boru hattına sevkiyatın en kısa sürede başlamasını ümit ettiklerini bildirdi.
Dışşileri Bakanı Fidan’ın Bakü’yü ziyaret edeceğini aktaran Keçeli, burada Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Üçlü Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın düzenleneceğini, ana gündem maddesinin “bağlantısallık” konuları olacağını kaydetti.
Gazze’ye yardımlar
Türkiye’nin Gazze’ye yaptığı insani yardımlara ve tahliyelere ilişkin bilgi paylaşan Keçeli, “(Gazze’de) İnsani felaket giderek daha kötü bir hale dönüşüyor. Ramazan ayında da Gazzeli kardeşlerimize destek vermeye devam edeceğiz.” dedi.
Keçeli, 10 Mart’ta yaklaşık 3 bin ton insani yardım taşıyan geminin Mısır’ın El-Ariş limanına ulaştığını belirterek, “Krizin başından bu yana Gazze’ye yaptığımız yardım 40 bin tonu aştı.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) Mersin’de 26 bin ton un teslim ettiğini hatırlatan Keçeli, unun UNRWA tarafından İsrail’in Aşdod limanına götürülerek bir kısmının karayoluyla Gazze’ye sevk edildiğini aktardı.
Keçeli, İsrail makamlarının kalan unu Gazze’ye ulaştırmasında engel olduğunu ve yaklaşık 3-4 hafta boyunca BM ve İsrail ile görüşmelerin ardından sonuca ulaştırıldığını anlattı.
Keçeli, Türkiye’nin UNRWA’ya sağladığı 26 bin ton unun kalanının Dünya Gıda Programı aracılığıyla peyderpey Gazze’ye sevkinin başladığını aktardı.
Keçeli, Gazze’ye havadan insani yardım operasyonun da başladığını anımsatarak, “Biz, buraya da destek sağlamak üzere yaklaşık 9 bin ton tıbbi malzeme ve bebek malzemesi ilettik. Bunu Ürdün makamları hava yoluyla Gazze’ye ulaştırıyorlar.” diye konuştu.
Gazze’den tahliye edilen vatandaşlarla ilgili konuşan Keçeli, şunları kaydetti:
“Bu sabah itibariyle 1489 vatandaşımızı, KKTC vatandaşı ve onların yakınlarını Gazze’den tahliye etmiş durumdayız. Hala tahliye etmeye çalıştığımız bir grup vatandaşımız var. Onların da en kısa sürede güvenli bir şekilde Gazze’den Türkiye’ye veya gitmek istedikleri başka ülke varsa oraya ulaşmaları için çaba harcamaya devam edeceğiz.”
Terörle mücadelede ortak mekanizma
Keçeli, ABD ile yapılan görüşmelerde terörle mücadelede ortak bir mekanizma kurulması konusuna değinerek, düzenli ve teknik düzeyde yüz yüze toplantıların yapılmasının planlandığını aktardı.
“Farklı kurumların katılımlarıyla gerçekleştirilecek bir dizi toplantı olacak.” diyen Keçeli, dışişleri bakanlıklarının koordinasyonunda, güvenlik birimlerinin de dahil olduğu bir istişare mekanizması bulunduğunu belirtti.
Keçeli, Türkiye’nin PKK’nın Irak’taki varlığıyla mücadele konusunda kimseden icazet almadığını ifade ederek, “Biz güvenliğimizi tehdit eden yurt dışı kaynaklı bir terör örgütüne yönelik operasyon yapacaksak icazet alacağımız tek entite BM’nin, BM şartının 51. maddesidir. Bunun dışında herhangi bir uluslararası yapım veya üçüncü tarafla o açıdan ele almıyoruz.” dedi.
ABD askerlerinin Irak’ta bulunduğunu hatırlatan Keçeli, “Bizim PKK’ya dönük mücadelemizde bağlantılı olarak, tabii ki onlarla da görüşüyoruz. Ancak bu bir icazet alma, izin alma anlamında gerçekleşmiyor.” diye konuştu.
Keçeli, Süleymaniye konusunda Türkiye’nin tutumunu Bakan Fidan’ın vurguladığını hatırlatarak, “Bizim Süleymaniye’den bazı beklentilerimiz var.” dedi.
Keçeli, “Bizim Süleymaniye’deki ilişkimizi birkaç sene öncesindeki olduğu noktaya getirmemizi mümkün kılacak adımlar Süleymaniye tarafından henüz atılmadı.” diye konuştu.
Keçeli, Fidan’ın ABD’deki temaslarında, Gazze’ye insani yardım konusunda farklı bir çözüm formülünün görüşülüp görüşülmediğine ilişkin, “Bir formül olarak bu konuşulmadı ancak bu konu en çok üzerinde tartıştığımız başlıklarından bir tanesiydi. Biz aslında Amerika’nın Gazze’deki insani felakete bir çözüm arayışı içine girmesini dünya kamuoyunun, ABD üzerinde kurduğu baskının sonucu olarak görüyoruz.” dedi.
Gazze’deki sorunun esas kaynağının çözülmesi gerektiğini dile getiren Keçeli, en kısa sürede ateşkesin sağlanması, ve yardımların acilen ulaştırılması gerektiğini vurguladı.
Keçeli, karayoluyla ulaştırılacak yardımların önemli olduğunu, BM ve bu konuda uzmanlaşmış sivil toplum kuruluşlarının da aynı gözlemi yaptığını aktararak şunları söyledi:
“Bizim ABD’ye verdiğimiz mesajların temelinde bu yatıyordu. Bir an önce ateşkes sağlayalım ve bu esnada da ‘insani yardımların ulaştırılabilecek en etkin, hızlı ve sürdürülebilir şekilde Gazze’ye girmesi için İsrail üzerindeki bütün etkinizi kullanın’ dedik. Mesele bunların ulaştırılmasında. Biz Mısır makamlarıyla da sürekli temas halindeyiz. Ne yazık ki İsrail tarafından kaynaklı nedenlerle tonlarca insani yardım malzemesi sınırın Mısır tarafında bekliyor.”
ABD’nin Gazze’ye deniz yoluyla yardım ulaştırma planı
Keçeli, ABD’nin Gazze’ye seyyar liman inşa etme planları hakkındaki soruyu yanıtlarken, “Birincisi, bu eğer Amerika’nın Gazze’deki insani felaketi kabul etmesi anlamına geliyorsa iyi bir gelişme. Öte yandan, biz karayoluyla çok daha kolay, çok daha ucuza, çok daha etkin bir şekilde yardım ulaştırılması mümkünken birtakım daha az etkili denemelerde bulunulmasını doğru bulmuyoruz.” ifadelerini kullandı.
Gazze’ye yardımın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) üzerinden olmasıyla ilgili Keçeli, “GKRY’nin muhatabı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) makamlarıdır. Dolayısıyla onlar bu konuda gerekli yorumda bulunacaklardır. Bizim açımızdan söyleyeceğim tek şey, biz KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki haklarının bir şekilde zedelenmesine, ihlal edilmesine izin vermeyiz.” dedi.
Suriye ile ilişkiler
Keçeli, Suriye ile ilişkilere yönelik de Dışişleri Bakanlığının sorumluluğu çerçevesinde, Türkiye ile Suriye rejimi arasında bir görüşme gerçekleşmediğini belirtti.
Keçeli, “Bizim normalleşme konusundaki politikamız başından beri belli. Biz şeffaf bir şekilde, dürüst bir şekilde bunları ortaya koyduk. Herhangi bir ön şartımız yok. Ancak bu sürecin sonunda (Suriye rejiminin), siyasi süreçle ilgili, Suriyelilerin geri dönüşüyle ilgili, Suriye’nin geleceğiyle ilgili gelmesini istediğimiz bir nokta var. Öte yandan Suriye rejiminin bize koyduğu bazı ön şartlar var.” diye konuştu.
Ukrayna-Rusya Savaşı’nda son durum
Keçeli, Rusya’nın Fransa ve Almanya gibi bazı Avrupa ülkeleriyle yaşadığı gerginliğin ardından Türk Silahlı Kuvvetlerinin Avrupa’ya davet edildiği yönündeki haberlere ilişkin, böyle bir davetten haberdar olmadığını bildirdi.
Türkiye’nin Ukrayna-Rusya Savaşı’nda istikrarla aynı politikayı izlediğinin altını çizen Keçeli, iki taraf için de koşullar oluştuğunda tarafların barışın şartlarını konuşmak üzere bir araya gelmesi gerektiğini dile getirdi.
Keçeli, savaşın belli bir durma noktasına geldiğine, çok kişinin öldüğüne ve bölgeye ekonomik yansımaları olduğuna işaret ederek, “Biz bu konuya bir çözüm bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Eninde sonunda da bulunacaktır anlayışındayız. Ancak bir çözüm empoze edilmesi yönünde de herhangi bir çabaya girilmemesi gerekiyor. Ancak taraflar konuşmaya hazır olduğunda konuşabilecekler.” dedi.
F-35 süreci
Türkiye’nin CAATSA yaptırımlarından çıkarılma talebi ile Türkiye-ABD Savunma Ticareti Diyaloğu ismiyle kurulacak yeni mekanizma arasındaki ilişkiyle ilgili soruyu cevaplayan Keçeli, ikisinin aynı konuda farklı süreçler olduğunu söyledi.
Keçeli, Fidan’ın ABD ziyaretinden olumlu izlenimlerle ayrıldıklarına ve Senato’da, Türkiye’ye uygulanan kısıtlamalar konusunda pozitif mesajlar aldıklarına dikkati çekerek, iki ülke içerisindeki fırsatların hayata geçmesinin tarafların çıkarına olacağını belirtti.
Ödeme yapmasına rağmen Türkiye’ye teslim edilmeyen F-35’lerle Türkiye’nin F-35 programı sırasındaki harcamalara ilişkin görüşmelerin devam ettiğini bildiren Keçeli, “F-35 projesine dönmemiz konusunda birtakım çalışmalar varsa bu Dışişleri Bakanlığının sorumluluk alanında değil.” ifadesini kullandı.
DEAŞ’lı tutuklarının aile yakınları
Keçeli, yarın Irak’ta yapılacak görüşmelerde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın planlanan Irak ziyareti hazırlıklarının görüşüleceğini aktararak, resmi ziyaret tarihini Cumhurbaşkanlığının açıklayacağını söyledi.
ABD’nin, DEAŞ’la mücadele gerekçesiyle Irak ve Suriye’de bulunduğunu ileri sürdüğünü belirten Keçeli, “DEAŞ’lı tutuklular ve onların aile yakınlarının vatandaşı oldukları ülkelere dönmesi konusunda hem bizim hem Amerika’nın uzun süredir izlediği bir politika var. Esasen o husus daha ziyade üçüncü ülkelere yönelik bir çağrı.” dedi.
Keçeli, kendi vatandaşı olan DEAŞ’lıların aile yakınlarını kabul etmeyen çok sayıda Batı Avrupa ülkesinin kendi vatandaşlarını alması gerektiğini dile getirerek, bunun ülkelerin uluslararası yükümlülükleri ve bölgenin güvenliği bakımından sorun teşkil ettiğini kaydetti.
Miçotakis’in mayısta Türkiye’yi ziyareti bekleniyor
Keçeli, 11 Mart’ta düzenlenen Türkiye-Yunanistan Siyasi Diyalog Toplantısı’nın olumlu bir atmosferde geçtiğini söyledi.
Sözcü Keçeli, üst düzey temas ve ziyaretlerin programlanması, Ege konuları, azınlıkların durumu, konsolosluk ilişkileri, düzensiz göç ve terörle mücadelede işbirliği, karşılıklı kültürel mirasın korunması ve iki ülkenin uluslararası adaylıkları konusunda işbirliği gibi hususların görüşüldüğünü anlattı.
Bölgesel ve uluslararası konularda da görüş alışverişinde bulunulduğunu aktaran Keçeli, “Yunan tarafına, iki ülke liderleri tarafından geçtiğimiz aralık ayında Atina’da düzenlenen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) sırasında imzalanan ‘Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi’ doğrultusunda, gerilim yaratabilecek söylem ve eylemlerden kaçınılması gerektiği vurgulandı.” ifadelerini kullandı.
Keçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aralık 2023’teki Atina ziyareti sırasında Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis tarafından duyurulan, Türk vatandaşlarının 10 Yunan adasını turistik ziyaretlerine yönelik vize kolaylığı (kapıda vize) uygulamasındaki son durum ve hazırlıklar gibi olumlu gündemlerin de ele alındığını ifade etti.
Keçeli, 5. YDİK Toplantısında Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetine icabetle Ankara’ya ziyarette bulunmasında ilke mutabakatına varıldığını hatırlatarak, “Ziyaretin mayıs ayı içinde gerçekleştirilmesi için tarih belirleme çalışmaları devam ediyor. Başbakan Miçotakis’in ziyareti öncesinde, ziyarete hazırlık niteliği de taşıyacak bir dizi ziyaret daha öngörülüyor.” dedi.
Sözcü Keçeli, bu çerçevede iki ülke arasında ekonomi olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliğine yönelik olumlu gündem odaklı Ortak Eylem Planı toplantısının Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akçapar ile Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kostas Fragoyannis arasında 15 Nisan’da Ankara’da düzenlenmesinin kararlaştırıldığını aktardı.
Keçeli, Güven Artırıcı Önlemler toplantısının 22 Nisan’da Atina’da yapılmasının planlandığını, Başbakan Miçotakis’in Türkiye ziyareti sırasında çeşitli anlaşmaların imzalanmasının öngörüldüğünü, anlaşmaların metinleri için hazırlıkların sürdüğünü, 2023’ün başından itibaren Yunanistan’la temas ve ziyaretlerde artan bir ivme görüldüğünü söyledi.